Thursday 19 August 2010

III. Uluslararası İstanbul Şiir Festivali: Söyleşi

Hasip Bingöl


1-Bu coğrafyada şiirin ayrı bir yeri olduğunu düşünüyor musunuz?

Zamana ve söyleyene göre cevabı değişebilen bir soru. İçinde yaşadığımız zamanda cevabım olumsuz olacaktır. Sadece yaşadığımız coğrafyaya ilişkin bir olumsuzluk değil bu, sanırım yer kürenin toplamında var olan bir durum. Her şeyin uluorta yaşandığı, gizem dediğimiz “şey”in hor görüldüğü, aşağılandığı, dolayısıyla alenileşene rağbetin olduğu bir görsellik çağındayız. Sinemanın, romanın ön plana çıktığı, şiirin ise atölyelere doğru yola çıktığı, lirik bir odada dinlenmeye çekilmek üzere olduğunu söylemek mümkündür. Şiir, bir dönemler bütün bir Doğu coğrafyasında önemsenmiş, sözün şeklini belirlemiş. Ancak şimdilerde bu ehemmiyetin giderek sonlandığı, öyle ki şairlerin dahi şiir okumadığı konuşulmakta. Aziz Nesin’in ifadesiyle her üç kişiden dördünün şair olduğu bir yerde ve zamanda yaşadığımızı düşünürsek, artık şiire bu coğrafyada da ayrı bir ilginin gösterilmediği rahatlıkla söylenebilir.

2-Şiir festivalinin böylesi bir gelenekleşmeye nasıl bir katkı sağlayacağını düşünüyorsunuz?

Bir festivalin gelenekleşmesi ve bunun şiirle sağlanması şiir adına paradoksal ve fakat İstanbul adına hoş bir durum. Zira şiir, bir yanıyla gelenekselleşmeye bir yanıyla da kitlelerle buluşmaya mesafeli bireysel bir sestir. Dolayısı ile şiir festivalinin gelenekselleşmesi ve bireysellik, sözünü ettiğim paradokstur. İstanbul adına güzel bir durum; zira İstanbul, bizatihi sanatsal bir varoluşla inşa olunmuştur. Şiirle vücut bulmuş, şiir de İstanbul’la. Dolayısı ile İstanbul adına bir festival gelenekselleşecekse bu “şiir festivali” olmalı kanımca. İki sevgilidir İstanbul ve şiir. Bu türden festivaller bana Doğu edebiyatının, özellikle İslam öncesi Arap edebiyatının, şiir panayırlarını hatırlatır. Her yıl tertiplenen Ukaz şiir panayırlarında şiirler okunur, seçilen en iyi şiirler altınla Kâbe’nin duvarlarına nakşedilirdi. Şiir panayırlarına gerek Doğu şiir geleneğinde, gerek Grek [Batı] şiir geleneğinde sıkça rastlanır. Buradan hareketle söz’ün şiir olduğu kadim geleneklerdeki şiir panayırları ile günümüz festivalleri birbirini dikey zamanda bütünlerler. Ancak mahiyet itibari ile iki durum arasında farklar vardır. Kadim zamanın söz’ü modern zamanda ne yazık deforme olmuş. Söz adına direnen çok az kimse kalmıştır. Bu bağlamda son dönemlerde sayıları artan ulusal yahut enternasyonal şiir organizasyonları, şiire ilginin yeniden arttığına yorulabilir; fakat zannımca bu bir yanılsamadır. Tersine, az sayıdaki direnme mevzileri, şiire karşı son vazifelerin yapıldığı, mersiyelerin okunmaya başlandığı, yolculamanın başladığına beyandır.

3-Şiir, kente neler katabilir ya da katacaktır?

Şiir bir işe yarar mı, yaramalı mı’yı zihnimizin bir yerine not ederek, şunu söylemek mümkün. Estetik bir hüviyeti haiz şiir, neşvünema bulduğu yere bu yanıyla tesir eder kuşkusuz. Sanat yahut edebiyattan söz edildiğinde belki de akla ilk gelen türdür şiir. Bu ilklik birçok kentin kimliğine sirayet etmiş, onlara sanatsal bir kimlik kazandırmıştır. Öyle ki kimi kentler sanatla/şiirle özdeşleşmiş, bütünleşmişlerdir. Onları şiirin dışında tanımlamaya çalışmak, eksik konuşmak olur. İstanbul, Paris, Barcelona, Venedik, Beyrut, St. Petersburg, Dublin, İsfahan, Şiraz, Diyarbakır, Kudüs, Şam vesaire sanatsız ne denli konuşulabilir. Bu kentler şiir/sanatla, sanat bu kentlerle anlamlıdır. Biri diğerinin önünde yahut arkasında değildir. Şiir ve kent bu anlamda birbirini bütünlemiştir. Kültür ve sanat şehri olarak yeryüzü sahnesinde tebarüz eden, damarlarında dolaşan şiirlerle her daim terütaze olan ve Bu şehr-i Sitanbul ki bî misl ü behâdır/ Bir sengine yek pâre Acem mülki fedadır övgülerine mazhar İstanbul, Cumhuriyet Türkiye’sinde bu mazhariyetten uzak kalmıştır. Şiirle kentin ilişkisi bu dönemde zedelenmiş, şiirin kente katkısı göz ardı edilmiştir.

4-İrlanda şiiri Türkiye’de ne kadar biliniyor sizce?

Doğrusu bu soruya net cevap vermek mümkün olmamakla beraber, bir bütün olarak İrlanda edebiyatının yakın zamana kadar İngiliz edebiyatı toplamına dâhil edildiği gerçeği söz konusu. Bu algının Türkiye’de de karşılık bulması İrlanda şiirinin/edebiyatının yeterince bilinmediğine kanıt gösterilebilir. İrlanda (dünya) edebiyatının önemli isimlerinden James Joyce, Samuel Beckett, William Butler Yeats, John Singe, Bernard Shaw, Oscar Wilde vesaire çoğumuzca bilinen isimler olmasına karşın, bu isimlerin İrlandalı edebiyatçı/şairler olduğu pek bilinmez. Ancak son dönemlerde bu algının yavaş yavaş değiştiğini görüyoruz. Son dönemlerde çeviriye olan özel ilginin yanı sıra, yabancı dil bilen şair ve iyi çevirmen sayısındaki artış, beraberinde dünya edebiyatı ve İrlanda edebiyatının önemli isimlerinin Türkçeye kazandırılmasını ve tanınmasını sağlamıştır. Bu da İrlanda şiiri başta olmak üzere bütün bir İrlanda edebiyatını eskiye oranla daha çok ve iyi tanımamıza vesile olmuştur. Yukarıda sözünü ettiğim önemli isimlerin yanı sıra, İrlanda edebiyatının değişik türlerinde yetkin eserler veren Terry Eagleton, Jonathan Swift, Meave Bincy, Iris Murdoch, Nuala Ni Dhomhnaill gibi önemli isimler, Türkçe edebiyatın birçok okuyucusunca yakından tanınmakta ve okunmaktadır.

5- Festivalin bu seneki ve geçen seneki temaları (Romanya şiiri ve Katalan şiiri) göz önüne alınırsa bu festivalin aynı zamanda şiir okurunu Avrupa şiirinin ve bildik isimlerin yanı sıra bilinmeyene/ görünmeyene de taşıyabileceğine inanıyor musunuz?

Her yıl özel bir tema’nın seçilmesi son derece yerinde, aynı zamanda festivale asıl anlamı katan husustur kanısındayım. Bu, vesile kılınarak okurun şiir zihnine yeni bir anlam düşülmüş, bir farkındalık yaratılmış olur. Bu festival dolayısıyla genelde Avrupa şiiri özelde ise İrlanda şiiri, yeniden gündemimize girmiş olacak, yeniden okuma şansını yakalayacağız. Zihinlerimizi yenileme şansını yakalayacağız.
Bu yıl ve geçen iki yılın festival temalarının çok özel ve isabetli olduğunu belirtmek isterim. Özellikle Katalan ve İrlanda edebiyatının festival dolayısıyla gündemimize girmesi önemlidir. Katalan ve İrlanda edebiyatı bağlamında minör ve majör edebiyat ilişkisi konuşulabilir, tartışılabilir diye düşünüyorum. Ezcümle, Avrupa şiirinin bilhassa İrlanda şiirinin bilinen önemli isimlerinin yanı sıra listeye dâhil edilecek yeni isimler, okura yeni imkânlar sunacak, yeni perspektifler kazandıracaktır.

Mayıs 2010

söyleşi:
Senem Kale-Erdem Öztop
Uluslararası İstanbul Şiir Festivali
Basın Sorumluları

İş Hâli