Tuesday 4 October 2011

ŞİİR ELEŞTİRİMİZ...


(...)


Hasip Bingöl'ün Geleceğin Tarihine Bakış: Yorgunlar Kantatı adlı, şair Mehmet Butakın'ın Yorgunlar Kantatı şiiri üzerine yaptığı çözümlemeler daha da ilgiye değer bir metin. Şairin, bu şiirindeki 'kötülük' ve 'ölüm' izleklerini apayrı bağlamlarda okuyor. Yazar, bir yerde şairin, şiirinde, ötekilik ve aidiyetsizlik temelli modern tarih algısı ve olgusunu şiirin içine sakladığını vurguluyor. Bingöl, şairin, özelde statükoyu dışlayan bir şiiri üretme serüveninde olduğunun altını çiziyor. Sayısız tespit içinde ilgimizi çeken, Bingöl'ün Butakın'ın şiirindeki şiddet'i gösterişi. Yazar, bu şiirde şiddetin var olduğunu, ama doğasının zülüm taşıyan iktidarların modern şiddetinin ötesinde bir özelliğe sahip olduğunu vurguluyor. Aslında, kök olarak Bingöl, Butakın'ın şiirindeki kendine münhasır varoluşsal yalnızlık'ın şairde doğurduğu dürtülerin neler olduğunu araştırıyor. Bu da üstüne çok konuşulacak bir metin.

Orhan Kahyaoğlu
Radikal Kitap
7/3/2008

Saturday 16 July 2011

"KAYIP TABLET"

‘Bir şiir, kutsal metinlere ne kadar yaklaşırsa, büyük bir şiir olmaya da o denli yaklaşmıştır’ cümlesi benim şiir anlayışımın temelini oluşturmaktadır. Metafizik, şiirin omurgasıdır çünkü. Zamana karşı direnebilen şiirler, ancak metafizik şiirler olacaktır. Modern şiir diye üretilen günümüzün içtenliksiz ve daha çok zekaya dayanan popüler şiiri(!) mutlaka edebiyatın çöplüğünde kendisine layık olan yerini alacaktır.

Hiç kuşku yok ki, metafizik bağı güçlü; zekadan çok duyguya dayanan fakat gerektiğinde zekayı da dışlamayan güçlü şiirler de yazılmaktadır. Hasip Bingöl bu şiirin genç şairlerinden biri. Onun şiiri, kutsal metinlere yer yer yaklaşan bir şiir. İlk (ve şimdilik tek) şiir kitabı olan “Kayıp Tablet” i okuduğumuzda, dilinin bazen masalsı bir dil olduğunu bazen de kutsal metinlere yaklaştığını rahatlıkla görürüz. Örneğin:

“ ... ve sonra su yağdı

ve ateş ol’du gözlerimin kıvılcımından

ve yaprakları fırtınaya veren rüzgâr;

ırmaklarla yaratıldı...” .

Nerdeyse Kitab-ı Mukaddes’i dahası Tekvin’den bir ayeti okuduğunu sanmakta insan... Sanki yaratılış babını okuyoruz gibi… Öte yandan “ve”nin peş peşe kullanılması da bu duygunun uyanmasına neden olmaktadır. Gerçi şiirlerinin tümünde bu hava yok ama buna rağmen kutsal metinlerin ve söylencelerin dilinin verdiği imkândan bol miktarda beslenmeyi bildiği iddia edilebilir…

Çok güçlü mısraları var. “bu şehir kışkırtsa lambaları / riya kalır balkonların göğsünde” gibi. Elbette her şairin zayıf mısraları hatta şiirleri bile olacaktır. Ama şairleri yarına bırakan, onları zamanın unutturmasına karşı koruyan, iyi şiirleridir. Hasip Bingöl, bu yönüyle umut veriyor...

(...)

Sıddık ERTAŞ
BirNokta, S.69, Ekim 2007

Saturday 2 April 2011

ŞİİR DEFTERİ'NDEN

Şeref Bilsel - Cenk Gündoğdu

Hasip Bingöl, (1981, Bingöl), şiir üzerine de dikkate değer yazılar ortaya koyan bir şair. 2007 yılında ilk kitabı ‘Kayıp Tablet’i yayımladı. Kitap, yedi uzun şiirden oluşuyor. Bir ilk kitaptan çok, uzunca bir zaman çalışılmış, derinleşilmiş bir ‘olgunluk’ kitabı gibi; fakat şiir okurlarının kolayca ilişkileneceği, içine gireceği şiirler değil bunlar. Oldukça geniş bir kelime kadrosuna sahip ‘Kayıp Tablet’. Bingöl, kullandığı sözcükler kadar, sözcüğü ‘nerde’ kullandığına dikkat ediyor. Söz sanatlarını ustalıkla kullanıyor. Divan şiirinin kavi şairlerine göndermeler ve sağlam bir dilbilgisi karşılıyor bizleri. “su sızlıyor durmadan, Hâfız ağlıyor/ yanı başımda./ eğilsem toplayacağım kasideleri.”


Şiir Defteri, 2008

"KAYIP TABLET" -Şiir Defteri


Sezai Sarıoğlu,


Hasip Bingöl'ün ilk şiir kitabı üzerine yazılan yazılar, iyi bir şairi işaret ediyordu. Kayıp Tablet kitabıyla şair, tarihi, insani, poetik ve politik bir sorunsalı açık ve dolaylı olarak şiirlerin içine, çekirdeğine yedirmiş. Bu şiirler, genel olarak Ortadoğu özel olarak Doğu metinlerinin, söylencelerin arka planında "ötekileştirilmiş" bir dünyayı imleyen sözcüklerin içinden kurulmuş şiirler. İlk kitabıyla kavmine ve coğrafyasına ait delillerini güçlü bir dille, imgelerle şiir arastasına boca eden biri yolumuzu kestiyse, bize, hoş buldun, demek düşer… Şiirden daha fazla bir şiir kitabından söz ediyorum, desem bulunur mu bir işiten?


Şiir Defteri, 2008

Sunday 2 January 2011

ŞİİRDE YENİ BİR KUŞAK GELİYOR

Hasip Bingöl (d.1981) “Kayıp Tablet” (2007) kitabında son beş-altı yıldır dergilerde bazılarını yayımladığı şiirlerini bir araya getiriyor. Yazdıklarının bütünlüklü bir doku oluşturmasına önem verirken ‘su, ateş, lahit, mezmur, kargış, riya, yaprak’ izlekli eğilimlerle dizeler kuruyor.

Memleketimizin doğu yönünden esen rüzgârla günümüz şiirinde kendine yer edinme çabası içerisinde olan genç şairlerin çoğu gibi Bingöl de Osmanlı Türkçesinin yer yer aşırı derecede solgun, yer yer de yaşam içerisinden olmasa bile kültür içerisinden parıldayan sözcüklerinden şiir çıkarıyor. Aslında şairin kayıp tabletler peşinde olduğu hesaba katılırsa bu durumun nereden kaynaklandığı anlaşılabilir. Bir şiirinde “nisyan bilirim taş okumalarını” diyor, bir başkasında “şiirimde helâk nice pervane kıyar kendine/ ey bezzaza çehremi pazarlayan tacir” diyor, bir başkasında ise “bahsedilir ki/ mezmur sayfalarında bu tarasuttan” diyerek eski sayfalara olan düşkünlüğünü ortaya koyuyor.

Bu yönüyle Bingöl’ün bugünkü zamanların dışından bir yerden seslendiği, arkaik sesleri toplama eğiliminde olduğu söylenebilir. Bunu yaparken duygusal bir yenilmişlik eğilimiyle olduğu kadar, günümüzü hiçe sayma tutumuyla da hareket ediyor gibi.

Divan şiiri kültürünün izleri gizli söz sanatlarıyla yer buluyor bazı şiirlerde. Sözgelimi “bir ceylanın memelerinden misk/ salınır üzerime feleğin cürmü” derken ya da “selvileri sorsam hatırı kalırdı sevgilinin” dizesiyle sevgilisine övgüler yollarken bu tutumla hareket ettiği gözlenebilir. “Kayıp Tablet” heyecanını kültürel derinlikle dizginleyen, sözünü tartmayı bilen bir şairi haber veriyor. Bu şair, yeni zamanların parıltı ve karmaşasını da aynı güçle kavrayıp yansıttığında yepyeni şeyleri yepyeni ifadelerle söyleme gücüne sahip olduğunu ortaya daha benzersiz biçimde koyacaktır.

Bâki Asilturk
Milliyet Sanat, Ekim 2007, Sayı 583

İş Hâli