Saturday 9 November 2013

BİR CEZAYİRLİNİN SON SÖZLERİ*


Hasip Bingöl




Son sözlerim değildi tayları ürküten,
yüzüme çalınan yazgının kibri!
Güzelliğine dön ve yüzün bir ayet gibi çarpsın.
Varsın kırıl, üzül, kahret kendini ne fark eder
nasılsa günün birinde terk edeceğim
bırakacağım seni öylece.
Bildiğim ve inandığım her şeyi alıp yanı başıma
seni öylece…

Dönüp yorgun kısraklardan
bir rüya olsun!
Bildiklerim tuhaf değil mi yaşamak için…
Belki inançlarım, yanılgılarım.
İnsan isterse girer düşüne
incir ağacının ve dikenlerin.

Söze buradan başlasam, uğultusuz nehrin ziyanı
hesaplanır, taşların sürüklendiği azgın sulardan
kadınlar gebe, imparatorlar zaaf içinde kalır.
Öldür kendini, şifasız yaralarına aldanma
İnsan bilmeyi ister içindeki oylumları.
Kahırla çoğalan kelamı nasıl seversin,
bu sözlerdi fısıldanan kulağına!

Hesapsız değil artık hiçbir şey,
gözlerimin erken sevdiğidir ah o gül
sevinebiliriz yalnızken hem nasılsa
nasılsa melankoli nasılsa öğrendik
değişeceğini haritaların.

Her eğrinin rengi başka matemi başka!

Ey tüm düşüncelerden tenzih,
ey tecellisi kulları mesabesinde olan!
Suskunluğum surettir acziyetime
Ben ki arz ettim
Aldır dergâhına!


[*DUVAR dergisi 3. sayı, Temmuz-Ağustos 2012]

İş Hâli