Hasip
Bingöl
Bugün genç şairlerin şiirimize yön
verdiğini, belirleyici olduklarını düşünüyor musunuz?
Açıkçası yazdığı şiirle şiire yön vermediğini
düşünen, böyle bir düşünceyi kalbinde taşıyan genç şair varsa şiirle arasına
mesafe koyması lazım. Şiir, gençliktir şeklinde klasik bir mottoyu çoğumuz
biliriz. Zira büyük şair olarak okuduğumuz, kitaplarına itibar ettiğimiz,
raflarımızdan eksik etmediğimiz şairlerin hemen hepsi en iyi şiirlerini, içinde
bulunduğu dilde şiire yön verdiği şiirlerini çok genç yaşlarda yazmışlardır. Ne
yazık ki gönül rahatlığıyla sorunuza ‘evet’ cevabı veremiyorum. Şiir gençlik
olmasına gençliktir, fakat tesir gücü yüksek genç şiir yok denecek kadar az.
Genç şairler, şiire yön veren şiirlerden ziyade ‘zıpır’ diyebileceğimiz, bu
anlamda ses getiren metinler daha ön planda. Şaşmamak lazım buna. Ne de olsa
çağımızın zirzop ruhuna uygun.
Seksen ve doksanlı yıllar şiirinden
bugünün genç şairlerine etki etmiş isimler var mıdır? Örnek verebilir misiniz?
Modern
Türkçe şiirin giderek adımlarını sıkılaştırdığı Cumhuriyetin ilk yıllarında öne
çıkan birkaç şairi istisna tutarsak, neredeyse İkinci Yeni şiiri dışında
günümüz genç şairlerini ciddi manada tesiri altına alan bir başka şiir anlayışı,
dönem yoktur diyebiliriz. Sadece günümüz genç şairleri değil, seksen ve
doksanlarda şiir yazanlar da büyük ölçüde İkinci Yeni’nin etkisi altında
kalmışlardır. Elbette seksen ve doksanların şiirinin genç şairler/şiir üzerinde
etkisi söz konusudur. Fakat genç şairleri derinden etkilediğini söylemek mümkün
değil. Zira günümüzden geriye doğru gittiğimizde –bireysel birkaç ismi istisna
tutarsak- yazılan şiirin, henüz dinelmediği, durulmadığı, tesir boyutunun
geçici olduğunu rahatlıkla müşahede etmek mümkün. Dolayısıyla bu anlamda İkinci Yeninin şiirsel algıda iyi şiir
için bir çıta olduğunu göz ardı edemeyiz. Meseleye böyle baktığımızda, seksen
ve doksanlar şiirinin İkinci Yeni şiirinin aurasının oluşturduğu atmosferin
gerisinde olduğunu müşahede etmekteyiz.
Bugün aramızda olmayan şairlerden
hangilerinin sizin şiirinizle karşılaşmasını, kitaplarınızı okumasını
isterdiniz?
Hafız-ı
Şirazî, Şeyh Gâlib derim.
Şiir kitapları yeterince satmıyor,
dergilerin ulaştığı okur sayısı oldukça az. Siz gerçekten düzenli olarak şiir
kitabı okuyan, dergi satın alan bir kitlenin olduğunu düşünüyor musunuz?
Evet,
satmıyor, basılmıyor, dağıtılmıyor. Böyle bir kitleden haberdar değilim.
“Şair varsa, şiir üstüne edilmiş
her söz boşunadır.” der Turgut Uyar. Dergilerde ‘şair/şiir’ odaklı çok sayıda
yazı yayımlanıyor. Gazetelerin kitap eklerinde de yayımlanıyor; elektronik
ortamda, internet dergilerinde. Her yerden âdeta yazı fışkırıyor. Bu yazıları
besleyici, yol gösterici buluyor musunuz? Sizce şiir üzerine yazan şair/yazarlardan
öne çıkanlar kimlerdir?
Çok
isabetli söylemiş Uyar. Evet, günümüzde hem neşriyat sayısında hem de bu
neşriyatta şiir ve şair odaklı pek çok yazının yazıldığı vakıa. Okur olarak
hepsine yetişmek, okumak pek mümkün değil. Takip edebildiğimiz kadarı ile ancak
kelam edebiliriz. İyi, isabetli, derdi olan yazılar yazılıyor tabii. Bunlardan
müstefid olmaya gayret ediyorum mümkinat dairesinde. Sualde buyurduğunuz gibi
“her yerden adeta yazı fışkırıyor” ifadesi esasında meseleyi vazıh kılmaya kâfi.
Öyle ki okumayla arası pekiyi olmayan bir geleneğin içindeyiz.
Okumaz-yazarların sayısının her geçen gün arttığı bir yerde “fışkırmasın” da
n’apsın. Jüri refleksi gelişmedi bende, onunçün müsaadeniz olursa kimlerin ön
plana çıktığı hususunda sükût içinde kalayım. Hem istifade ettiğimiz
kişi/lerden adını unuttuğumuz olursa hoş olmaz, hem edebiyat camiası da
malumunuz bunu kaldırmaz.
Sizce bugün şiirimiz (ve şiirimizi
tamamlayan dergiler, yayınevleri, yıllıklar, antolojiler, şiir etkinlikleri,
ödüller de kastedilmektedir bununla) en
önemli sıkıntısı nedir?
Yekpare
olarak şiirimizin sıkıntıları nelerdir, açıkçası öyle uzun uzadıya bilemem.
Lakin şu manzarayı sanırım çoğumuz müşahede ediyoruz. Şiir, epey bir zamandır
salt bir “kur yapma” aracı olarak görülüyor, algılanıyor olmalı ki şuaradan kimilerinin
buna ayak uydurmanın gayreti içinde olduğunu rahatlıkla görmek mümkün. Öyle ki
giderek sloganlaşan, şairane, beylik ve parlak lafların mısra olarak tebarüz
ettiği bir durumla karşı karşıyayız. Hatta şiire ilişkin ne varsa, buna itibar
edilerek, dert edinerek yazılan şiir o kadar az ki… Estetik beğeni, derunî
ahenk ve musikiden nasibini almamış, adına şiir denilen metinlerin sayısı
giderek şiiri kuşatan -hakiki şiir ne ise-
onun alanını daraltan bir şey olarak
karşımıza çıkıyor. Bu bağlamda Yahya Kemal’in şu sözlerini hatırlamak lazım,
derim: “Şiir, kalpten geçen bir hadisenin
lisan halinde tecelli edişidir, hissin birdenbire lisan oluşu ve lisan halinde
kalışıdır. Düşündüklerimizi vezinle ve lisanla ifade edişimiz şiir değildir.
Bir mısraın şiir olup olmadığı aşikârdır. Deruni ahenkle ifade edilmişse
şiirdir. Fakat duyulmaksızın, yalnız vezin ve lisan mümaresesiyle söylenen söz
şiir olmaz. Şiir bir nağmedir. Lakin Frenklerin kuğu nağmesi dedikleri çok
nadir ve halis bir cevherdir." der. Açıkçası, şiirin kalpten geçmeden
yazıldığı hissi giderek bende yerleşik hale geliyor. Bilemedim, çok mu üzerine
gidiyorum şiirin, şuaranın.
Özellikle son on yıldır, şiirle
başlayıp -şiirin yanı sıra- başka
türlerde de (roman, öykü vs) eser veren çok sayıda şair var. Şiir yazmasaydınız
öykü, roman yazmayı düşünür müydünüz? Eğer düşünüyorsanız neden(ler)ini
belirtir misiniz?
Sanatın
yekpare bir aktivasyon olduğunu düşünüyorum. Edebiyatın herhangi bir türünde
eser verenin ilelebet bu türe devam etmesi gerektiği fikri varsa -ki ben böyle
bir şeyi seziyorum- bunu kendi adıma problemli bulduğumu söylemeliyim. Mesele
derdimizi anlatmaksa, fikrimizi beyan etmekse hangi türde yazdığımız değil, ne
yazdığımız mühimdir. Roman neden olmasın, derim. Sanırım böyle bir enstrümana
şimdilerde ihtiyaç duyuyorum yahut bu kurgusal dünyada bir miktar ruhumu
dolaştırmak istiyorum.
Kitap hazırlığınız var mı? Yakın
bir zamanda yayımlamayı düşündüğünüz bir dosyanız varsa, içeriğinden kısaca söz
açar mısınız?
Bir çeviri antoloji çalışmam var.
Lakin yayımı konusunda takvim belirsizliği söz konusu…
Cevabınızın sonuna yazdığınız son
şiirin son iki- üç dizesini ekler misiniz?
muhayyer kaç hesap yaptıysam
dinmedi içimdeki histerik nöbet
dinmedi ruhumu kirleten toprakların
kokusu!
(Neftî Bir Yaz
Gecesi isimli şiirden)
Hayâl dergisi, 2015
*[Betül Dünder sordu, biz de cevaplamaya gayret ettik]